20 Ağustos 2011 Cumartesi

FIRINDA BAGET..




Arkadaşlar daha tam pişmeden resimledim pişince vaktim olmaz diye misafirlerim vardı..



15 adet arpacık soğan

2 adet domates

2 adet  patates
5-6 adet sivri biber

2-3 diş sarımsak

2 çorba kaşığı sıvıyağ

kekik

karabiber

tuz



Tavuklar fırın tepsisine dizilir.

Arpacık soğanlar ve sarımsaklar ayıklanarak aralarına serpiştirilir.

patatesler orta büyüklükte kesilir tepsiye eklenir
Domatesler dörde bölünür, biberlerin çekirdekleri çıkartılıp dörde bölünür ve onlar da aralara serpiştirilir.

Üzerlerine tuz, karabiber ve kekik serpilir.

Yağ üzerlerine gezdirilip fırınlanır.

200 derece fırında 35-40 dakika pişirilir..Afiyet olsun...


18 Ağustos 2011 Perşembe

FIRINDA KARIŞIK DOLMA..





..dolmalık biber,kabak.domates
350 gr. yağsız kıyma,,kıyma size kalmış gramajı
2 adet kuru soğan
1. su bardağı pirinç
2 yemek kaşığı domates salçası
1 yemek kaşığı biber salçası
Zeytinyağı
Nane,maydanoz
Tuz
Karabiber,kırmızı biber..


1. Dolmalık biber lerimizi, kabaklarımızı vede domatesimizi hazırlıyoruz..
2. Güzelce yıkayıp,sularının süzülmesi için süzgece alıyoruz.
3. Soğanları incecik yemeklik doğruyoruz.
4. Pirinci soğuk suda güzelce yıkıyoruz.
5.  bir kapta kıymayı,soğanı,pirinci,1'er yemek kaşığı salçayı,baharatı ve zeytinyağını harmanlıyoruz.
6. Kabak,ve     Dolmalık biberlerin içine 1'er parmak aşağıda kalacak şekilde iç malzeme koyuyoruz.
7. Isıya dayanıklı bir kaba dolmaları yerleştiriyoruz.
8. 1 yemek kaşığı salçayı sıcak suda eritip,fırın kabına döküyoruz.Üzerinden biraz zeytinyağı gezdiriyoruz.
9. Yaklaşık 1 saat sonra dolmaların pişip pişmediğini kontrol ediyoruz. Siz kendinize göre ayarlayabilirsiniz.Afiyet olsun.

11 Ağustos 2011 Perşembe

85 yılından önce doğanlar :)) ‎50 - 60 - 70 - 80' li yıllarda mı büyüdün? nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın?

85 yılından önce doğanlar :))



‎50 - 60 - 70 - 80' li yıllarda mı büyüdün? nasıl oldu da hayatta kalmayı başardın? :))
1.- Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları, ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
2.- Arka koltuk tehlikeli değil de eğlenceliydi.
3.- Bebek yatakları ve oyuncaklar ...renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmıştı.
 4.- Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu...
5.- Kasksız bisiklete biniliyordu.
6.- Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan yada muhtelif başka kaynaklardan su içiliniyordu...
7.- Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.
 8,- Cep telefonu yoktu ve hiç kimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz ...
 9.- Okul öğlen bitiyordu... Ve öğlen yemeği için evimize geliyorduk.
10.- Bir sürü yaramız, kırılmış kemiğimiz ve kırılmış dişimiz vardı, fakat hiçbir zaman birileri bu yüzden mahkemeye verilmiyordu.Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.
11.- Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı - çünkü hep dışarda oynardık , aktif olarak ...
 12.- Dört çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk... aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.
 13.- Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız , Dolby surround, Cep telefonumuz, Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU. onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!!!
14.- Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!!!
15.- Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada! Korumamız olmadan! nasıl mümkün oluyordu bu? Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.
16.- Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.
 17.- Özgürlüğümüz , üzüntülerimiz , başarılarımız , görevlerimiz vardı ...ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk. Soru: nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık??? Ve daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik??? Sen de bu jenerasyondan mısın? Şimdiki çocuklar büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar -


fakat- bizler çok güzel ve mutlu yaşadık!!!!!! değil mi???? -Alıntıdır-


8 Ağustos 2011 Pazartesi

(Afrikalı zenci bir çocuğun şiiri.2005 yılı'nın en iyi şiiri olmaya aday gösterilmiş)



Hastayken Siyahtım Öldügümde Hala Siyahım Ve Sen Beyaz Çocuk Doğduğunda Pembesin Büyürken
Beyazsın. Güneşe Çıktığında Kırmızı Üşüdüğünde Mor Korktugunda Sarı Hastayken Yeşil
Öldüğündede Gri'sin Sen şimdi bana renklimi diyorsun???

(Afrikalı zenci bir çocuğun şiiri.2005 yılı'nın en iyi şiiri olmaya aday gösterilmiş)


Blogcu arkadaşımdan aldım çok güzel .